Daha önceki yazılarımızda Genç Cumhuriyetin Kağıt Fabrikaları Kurulma süreçlerine değinmiştik. Yayınlamayı planlandığımız dört bölümlük bu makale serimizle Selüloz Sanayiinin kurulma sürecini anlatmaya çalışacağız.
Bir önceki makalemizin son bölümünde açıklandığı gibi, Sümerbank Selüloz Sanayi Müessesi olarak yeni bir unvan ve yeni bir hukuki temel kazanan kâğıt fabrikasında bir yandan üretim devam ediyor bir yandan da yeni fabrikaların kuruluş çalışmaları ilerliyor, “daha doğrusu istendiği hızda ilerleyemiyordu. Aynı zamanda basın ve yetkililerin açıklamaları ile kâğıt fabrikasını genişletme çalışmalarıyla yeni selüloz fabrikasının inşaatının hızla devam ettiğini ve bu fabrikaların 1939 yılı ortalarında hizmete gireceğini duyurulmaktaydı. Öyle ki gazeteler, İzmit'te kâğıt-selüloz Sanayii ile ilgili bir kimya (klor-alkali) fabrikasının da kurulacağı haberleri 1938 yılı ortalarından itibaren yer vermeye başlamıştı. Klor-Alkali fabrikasının üretimi ile, selülozun pişirme prosesi için kullanılan sudkostik(NaOH) ve selüloz beyazlatma prosesi için gerekli Klor kimyasallarının temini gerçekleştirilecekti. Aslında 1938 yılının başından beri kimya sanayii alanında yatırım çalışmalarına hız verilmiş; sülfürik asit(H2SO4), süperfosfat ve klor fabrikalarının kurulması sorumluluğu da Sümerbank'a aktarılmıştı. Kayıtlardan, Klor-Alkali fabrikasının ilk kurulacağı yer olarak Kütahya'nın belirlendiği ve S.S.W firması ile bu şekilde çalışmaların yürütüldüğü bilinmektedir. Yine kayıtlardan alınan bilgilere göre, klor için asıl müşterinin selüloz sanayii ve İzmit'te kurulması halinde mevcut güç kazanının yeterli olması nedeniyle yeni bir güç kazanına ihtiyaç duyulmayacağının Sümerbank Umum Müdürlüğü'ne anlatılması üzerine kuruluş yerinin değiştiği gözlenmektedir.
Gazeteler Temmuzun ilk haftasındaki haberlerinde, klor fabrikasının temelinin yakında atılacağına yer verdiler. Gazete haberlerine göre, kurulacak fabrikanın arazi kamulaştırma ve düzenleme işleri 350.000 liraya mal olmuştu. İnşaat ve tesisat için 850.000 lira harcanacak ve fabrika 250.000 liralık bir döner sermaye ile çalışacaktı. Yine gazete haberlerinden fabrikanın temel atma töreninin 10 Temmuz Pazar günü yapılacağı belirtilmekteydi. Gerçekten de 10 Temmuz 1938 Pazar günü, saat 11:45'te, “Başvekil namına İktisat Vekili'nin riyaset ettiği merasimle” Klor ve Alkali fabrikasının temel atma töreni yapıldı. Törende bir konuşma yapan İktisat Vekili Şakir Kesebir, “Bu fabrika bize vatanımızı herhangi bir zaman gayri insani tecavüzlerden korumak için muhtaç olacağımız imkân ve vasıtaları temin edecektir” diyordu. Fakat, bu fabrikanın temel atma töreni, diğerlerinden farklı olarak tesis binalarının ihalesi yapılmadan gerçekleştirilmişti. Tesis ile ilgili makine ve teçhizat 1939 yılının Şubat ayında gelmesine rağmen, kurulacak Klor-Alkali fabrikasının yerinin temel atma töreni ile kesin olarak belli olmasından dolayı bu fabrikanın kuruluş süreci de diğerlerine benzemiş, 1939 yılında bitirileceği açıklanmakla birlikte bu yerine getirilememiştir. Türbin ve kazan dairesi montajına 1943 yılı ortalarında başlanabilen fabrika, ancak 17 Ağustos 1945 tarihinde Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün katıldığı bir törenle açılmış ve Eylül ayında da düzenli üretime başlayabilmiştir. Bu fabrika ile ülkenin klor, sudkostik ve tuzruhu ihtiyacını karşılamak ve aynı zamanda selüloz ve kâğıt sanayiinin en önemli yardımcı maddelerini sağlamak amacıyla kurulan bu fabrikanın yılda 2.500 ton kireç kaymağı, 1.800 ton mayi(gaz) klor, 1.000 ton hidroklorik asit(HCl) ve 2.000 ton sudkostik(NaOH) üretmesi planlanıyordu. Selüloz üretim prosesinde sudkostik kimyasalı pişirme ve klor ise selüloz beyazlatma kısmı ana kimyasallarını olarak yer almaktaydı.
II.Dünya savaşının başlangıcı olan 1939 yılı kağıt sanayii için mutlu bir olmamış; gazetelerde “İzmit Selüloz ve Kâğıt Fabrikaları Bitti” gibi manşetler yer verilse de fabrikalar tamamlanmamış ve yakın bir gelecekte de tamamlanmasının mümkün olmayacağı görülmekteydi. II.Dünya savaşı ile birçok şey olumsuz etkilenmişti.
1939 yılının Mayıs ayında Sümerbank Selüloz Sanayii Müessesesine karşı, dışardan ve içerden oldukça sistemli bir saldırı başlamıştı. 1-5 Mayıs 1939 tarihleri arasında Ankara'da yapılan Birinci Türk Neşriyat Kongresi'nin önemli konularından birisi, doğal olarak, kâğıt konusuydu. Ancak Kongre boyunca kâğıda yönelik tartışmalar hep bu doğal mecrasında yürümedi.
Kongrede yapılan konuşmalarda ya da encümenlerde yapılan çalışmalarda yayıncılık hayatının çeşitli yönleri ve bunun kâğıtla ilişkisi değerlendirildi. Kâğıt fiyatlarının pahalılığından gündeme geldi ve bunun gazete, kitap ve mecmua satışlarının yetersiz olmasının önemli nedenlerinden birisi olduğu ifade edildi. Hükümetin, gümrük resimlerinin yüksekliği dolayısıyla gazete ve dergilere yapılan kâğıt satışlarında uyguladığı indirimin, tirajları az olan gazete ve dergilere ve kitap basılacak kâğıtlara da uygulanması talep edildi. Kırpıntı kâğıtların eskiden olduğu gibi ihraç edilemediği ve İzmit fabrikasının da bunlardan yeterince yararlanmadığı ileri sürüldü; ya daha önce olduğu gibi bu kâğıtların ihraç edilmesine izin verilmesi ya da İzmit fabrikasının bunları değeri karşılığında satın alması öneri olarak sunuldu."
Ziraat Vekaleti'nin Kongre'ye sunduğu öneriler de bir hayli ilginçti. “Köy neşriyatını ucuzlatmak” başlığı altında yer alan birinci öneri, kâğıdı ucuzlatmaktı ve bunun için de iki yola başvurulabilirdi: Üretimi ucuzlatmak, ithalatı ucuzlatmak. Üretimi ucuzlatmanın yolu ise hammadde (yani odun) ve bunları işleme şekillerinin gözden geçirilmesiyle mümkündü. Ziraat Vekaleti'ne göre, dünyada kullanılan başlıca kâğıt hammaddelerinden ladin, köknar ve çam ağaçları büyük sermaye ve geniş tesisat gerektiriyordu ve ayrıca mevcut ormanların tükenmemesi için yenilerinin yetiştirilmesi lâzımdı", dolayısıyla kâğıt endüstrisi, “ekilen veya yetişen nebatlar aksamı” ile “paçavra, artık kırpıntı kâğıt vs.'ye” yönelmeliydi. Kâğıt fiyatlarının yüksek oluşunun en büyük nedeni odun fiyatlarının yüksekliği ve İktisat Vekaleti ile Ziraat Vekaleti arasındaki eşgüdüm yetersizliği iken, bu öneriler bir bakıma oldukça müstehzi idi.
Makale serimizin Bölüm2 yazısında görüşmek üzere.
0 Yorum