Türkiye'deki kağıt sektörünün gelişmesi ile ilgili olarak yazılarımıza devam ediyoruz. Üç makaleyi içerecek yazı dizimizin ilkini aşağıda sunuyoruz.
İkinci Dünya Savaşı yılları sık sık gazetelerde kağıt ihtikarı(vurgunculuk) haberleri gündeme gelmekteydi. Hükümet, Milli Koruma Kanuna dayanarak vurguncularla mücadele etmeye çalışıyor, idari ve ekonomik önlemlerle de sorunları minimize etmek istiyordu.
Mevcut Birinci Kağıt Fabrikası savaş yılları boyunca Türkiye'deki kağıt tüketiminin hemen hemen yarısını karşılamıştı. Bu, Ulusal Ekonomi ve Artırma Kurumu'nun 18.Nisan.1940 tarihli gazetelerde yer alan Beyannamesi'nde "Kağıt fabrikamız memleket ihtiyacının yüzde ellisini karşılamaktadır. Eğer böyle fabrikalar olmasaydı Ümmimi Harpte halimiz ne olurdu?" denilmekteydi.
1940 yılına gelindiğinde Sümerbank Selüloz Sanayii Müessesesi, yalnızca Birini Kağıt Fabrikası faaliyette olmasına karşılık, dört ana fabrika, bir düzineye yakın teknik, idari ve sosyal tesisten oluşan büyük bir kompleks haline gelmişti.
1941 yılında beş yılını tamamlamış olan Müessesede, sekiz tesisten sadece Birinci Kağıt, Mekanik Hamur ve Kaolin tesisleri faaliyette iken; İkinci Kağıt, Odun-Saman-Paçavra Selüloz Fabrikaları henüz devreye alınamamıştı. Klor Fabrikasının inşaatı devam ediyordu. Sapanca Gölü'nden su temini çalışması 1943 yılında tamamlanabilecekti. Müessese 1943 yılında, faaliyette olan ve tamamlanması için çalışmaları devam eden tesislerle birlikte 18,4 Milyon liralık değere sahip bir kuruluş haline ulaşmıştı.
1945 yılına gelindiğinde yatırımların tamamlanması ile Sümerbank Selüloz Sanayii Müessesesi, iki kağıt fabrikası, selüloz fabrikaları, klor alkali fabrikası, kaolin ve mekanik hamur tesisleri, Sapanca ve Kilezdere su temin tesisleri, güç santrali, atölyeler ve fidanlık işletmesi gibi tesislerinin tamamı ile entegre bir yapıya ulaşmıştı. T.C. Devlet Yıllığı'nın 1944-45 verilerine göre, Selüloz Sanayi Müessesesi kuruluşunun 10.yılında 20 Milyon liralık maddi varlığı ile, Türkiye Demir ve Çelik Fabrikaları Müesseseleri ve Dokuma Fabrikaları Müessesesinden sonra Türkiye'nin 3.büyük kuruluşu olmayı başarmıştı. Geçen on yıl içinde bu duruma gelmişti; ancak, yönetimsel, teknik ve sosyal sorunlar da mevcuttu. Maliyetlerin aşağıya çekilmesi, ürün kalitesinin iyileştirilmesi, daha verimli ve etkin işletmeciliğin oluşturulması da çözüm bekleyen sorunlar olarak yer almaktaydı.
Birinci Kağıt devreye girdiğinde, örgütsel yapısı ve yönetimi düzenleyen yasal bir çerçeve olmamasına rağmen, 1933 tarihli Sümerbank Kanununa göre yönetilmeleri öngörülmekteydi. 1938 yılında 3460 sayılı "Sermayesi Devletçe Verilen İktisadi Müesseselerin İdare ve Murakabesi Hakkında Kanun" ve ona bağlı tüzüklerin yürürlüğe girmesi ile bir ölçüde rahatlama getirilmiştir. Dolayısıyla, esas olarak örgütsel ve yönetsel yapıların oluşmaya başlaması 1938 yılından sonra gerçekleşmiştir.
Birinci Sanayi Planı dahilinde Sümerbank tarafından bir kağıt fabrikası kurulması kararlaştırıldıktan sonra kağıt sektörü için tanınmış tek uzman olan Mehmed Ali Kağıtçı 1.Mart.1934 yılında göreve başlatılmıştı. 1.Ocak.1939 tarihinde de 3460 sayılı yasaya göre Müessese Müdürlüğüne atandığı bilinmektedir. Yüksek öğrenimlerini Almanya'da kağıtçılık konusu üzerine tamamlayan Naci Tamar 2.Nisan.1934 tarihinde, Sefa Ülgen 1.Aralık.1934 tarihinde Sümerbank bünyesinde göreve başlayan diğer teknik personellerdi. Kağıt Fabrikasının ilk işletme şefi de Hans Heller idi. 3460 sayılı yasanın devreye girişine kadar yatay ve dikey örgütlenme hakkında net bilgiler bilinmemektedir.
1939 yılından sonra Müessese bir müdür ve İdare Komitesi tarafından yönetilmeye başlanmıştı. Müdür ve Yardımcıları, şefler İdare Meclisi tarafından belirleniyor, bunlardan daha alt kademede olan kadrolara ait personel İdare Komitesinin kararı ile müessese müdürü tarafından işe alınıyor veya çıkarılıyordu. İdare Komitesi ise müdür ve yardımcıları ile Müessesenin şef ya da memurları arasından Sümerbank İdare Meclisinin seçtiği kişilerden oluşuyordu.
İş programlarının ya da genel yönetim işlerinde bakanlık kararlarını beklemek açısından gecikmeler yaşanıyor; ayrıca Müessese ile Teşekkül arasında aşağıdan yukarı ve yukarıdan aşağıya iki yönlü iletişime dayalı bir yönetimden daha çok yukarıdan aşağıya tek yönlü talimatlara dayalı bir yapı egemen oluyordu. Müessesede çok fazla yazışma trafiği meydana geliyor, denetçilere ait raporlar da yönetimsel olarak ağır eleştirilere neden oluyordu. Öte yandan İdare Komitesi, yasa ile kendine verilen sev ve idare, stratejik kararlar ve bunların yürütülmesini sağlamak gibi temel görevlerinden daha ziyade alt kadroların işleriyle uğraşmak zorunda kalmaktaydılar.
Bu yıllarda örgüt ve yönetimsel açıdan şu anda da halen asıl nedenleri tam olarak bilinemeyen iki önemli olay yaşanmıştır; ilki kağıt sanayi fikrinin yaratıcısı ve Müessesenin kurucusu olan Mehmed Ali Kağıtçı'nın 1941 yılında görevden alınması ve diğeri de Sümerbank Selüloz Müessesesinin eski müdürü Mehemed Ali kağıtçı hakkında 1944 yılında dava açılmasıydı.
25.Mart.1940 tarih ve Z.İ.476 sayılı "zata mahsus" resmi yazıyla, temin edilen "Kaolin" ve "Kırpıntı Kağıt" için usulsüzlük yapıldığı gerekçesiyle Müdür Mehmed Ali Kağıtçı ve diğer yönetici ve sorumlarla birlikte 4 personelin maaşlarında öngörülen kesintiler ile tazmin edileceği bildirilmişti. Mehmed Ali Kağıtçı 5.Temmuz.1940 tarihinde içinde bulundukları çalışma koşullarının değerlendirilmesi ve eleştirileri ile 5.Temmuz.1940 tarihinde 7 sayfalık bir yazılı ayrıntılı cevap sunmuştu. İçeriğinde;
-Müessesenin tam olarak teşekküle etmemesi, kadronun yeterli olmaması, tayin edilen personelin karakter ve kabiliyeti hakkında Müessesenin söz hakkı olmaması,
-Tetkik ve teftişle meşgul olan kişilerin konuya yabancı olması nedeniyle, karşılaştıkları durumların kendilerini hemen daima menfi düşünceye itmekte olması
-Çok olumsuz ve anormal şartlar altında şimdiye kadar felaket şeklinde bazı hataların ortaya çıkmamış olmasının şükranla karşılanması gerektiği,
gibi açıklamalar yer almaktaydı.
Mehmed Ali Kağıtçı'nın ayrıntılı cevabında, bir yandan Müessesenin içinde bulunduğu güçlükler ve Müessese ile Teşekkül arasındaki ilişkiler ve bir yandan da Müdür Mehmed Ali Kağıtçı'nın durumu hakkında ilginç ifadeler de yer almaktaydı.
Mehmed Ali Kağıtçı 11.Temmuz.1941 tarihinde Ankara'da Umum Müdürü BurhanZ.Sanus, Aralık-1940 içinde toplanan Sümerbank Genel Kurulu sırasında İdare Meclisi Reisi General Sabit Karaman'a olayları izah ettikten sonra durumun düzeltileceği konusunda söz aldı. 17.Mart.1941 tarihinde, durumla ilgili bir sonuç çıkmayınca başvurusunu yenilemişti.
Mehmed Ali Kağıtçı, 29.Nisan.1940 tarih ve M.D.432 sayı ile Umum Müdürlüğüne yazdığı eleştirisel yazıda, Sapanca Su Tesisatı ile ilgili ve İkinci Kağıt ve Selüloz Fabrikalarının inşaatlarındaki çeşitli gecikmelerin Umum Müdürlüğünün tutumundan kaynaklandığını belirtiyordu. Ayrıca, 22.Ocak.1941 tarihindeki Selüloz Sanayii Müessesesi İdare Komitesi kararlarında, Umum Müdürlüğünün bazı taleplerinden yakınma olduğu ve gereksiz müdahalelere karşı çıkıldığı görülmekteydi. Kararda ayrıca, Müessesenin kırtasiyeciliğe boğulduğu, Müdüre esas işleri dışında işler yüklendiği, Müessesenin istediği gibi örgütlenmesine imkan verilmediği, tecil talep edilmesine rağmen kalifiye elemanların asker alındığı, teknik kararların Müessesece alınması gerektiği gibi hususlar da yer almaktaydı.
Son gelişmeler sonrasında 31.Mart.1941 tarihindeMehmed Ali Kağıtçı Müessese Müdürlüğü görevinden alınarak yeni oluşturulan "İşletme Mütehassıslığı" kadrosuna daha yüksek maaşla atandı. Ayrıca yazıda, boşalan Müessese Müdürlüğüne Kimyager Yüksek Mühendis Adnan Berkay'In getirildiği, bu atamaların İktisat Vekaletince onaylandığı ve Müessese Müdürünün görevini Adnan Berkay'a derhal devretmesi gerektiği belirtiliyordu.
Mehmed Ali Kağıtçı atandığı yeni görevine iki aydan biraz fazla devam etmiş; bu sürenin bir kısmını Heybeliada'daki evinde izinli ya da istirahatli olarak geçirmişti. 20.Haziran.1941 tarihinde de Müesseseden işine son verildiği yazısını aldı.
0 Yorum