Üç makalemizden oluşan bu serimizin ikinci yazımızda, çalışanlar ile ilgili yapıyı incelemeye çalışacağız.

Fabrikanın devreye girdiği 1936 yılında çalışan sayısı toplamda 500 personelin biraz üzerindeydi. Kurulmasından 5 yıl sonra personel sayısı 1000 kişiyi, 10 yıl sonra ise 2000 kişiyi aşmıştı. Bu personelin çalışma koşullarından ücretlere, eğitimden barınmaya kadar bir çok sorunu bulunmaktaydı. Sanayi alışkanlığı olmayan bir toplumda bunların zamanla ve daha çok deneme yanılma yoluyla aşılması gerekmekteydi.
Tesisin devreye girdiği ilk yıllarda en büyük sorun çalışan işçi ve memurun işe başlama-çıkma sirkülasyonunun çok yüksek olması idi. 1940 yılına bakıldığında işten ayrılan ve yeniden alınanların çalışan işçi sayısına göre oranı % 50'ler civarındaydı. Nedenleri ise askere alınma, tarım kesimiyle ilişkilerinin devam etmesi, ücret azlığı, sosyal güvence ve sigorta sisteminin olmayışı olarak sıralanabilirdi. İşçi devrinin yüksekliği, işçilerin yeterli beceriye sahip olmamaları nedeniyle ürünün kapasite ve kalite parametrelerine de yansıyor, yeni girenlerin makine ve malzemeyi kullanış biçimleri de yıpratıcı oluyor ve üretimde bir bunalıma neden olmamak için yönetimi belirli oranda fazla işçi istihdam etmeye zorluyordu. 1947 yılında yapılan bir istatistiğe göre, Müessesede 10 yıl ya da daha fazla çalışan işçilerin oran % 7 civarında iken, kıdemi 5 yılın altında olanların oranı ise % 83'ü bulmaktaydı.
Aynı durumun memurlar için de belirli ölçüde geçerli olduğu söylenebilir. 1944 yılında yapılan bir çalışmaya göre, son üç yılda işe girenlerin toplam memurlara oranı % 70'e yaklaşırken , 1937 yılından itibaren çalışanların oran % 15'i bile bulmuyordu.
Diğer bir sorun da işçi ve memur kadrolarını çok şişkin oluşuydu. Bu durum başlıca, çalışanların nitelik noksanlıklarını, nicelikle karşılamaya çalışmaktan ileri gelmekteydi. Nitekim fabrikayı kuran Voith firmasının 1943 yılı için 4 fabrikada öngördüğü işçi-kalfa-usta sayısı 700'ü bulmazken, gerçekleşen sayı nerdeyse öngörülenin iki katıydı. 1945 yılında Kağıt Üretim ve Hazırlama Kısmında 950, Güç Santrali 84, Atölye 264, İdari-Ambarlar ve Diğerleri 403, Klor Fabrikası 95 olmak üzere 1796 personel çalışmaktaydı. İşçi sayısının doğal olarak en fazla olması gereken yer üretim olurken, onu izleyen en kalabalık birim İdari-Ambarlar ve Diğerleri olarak adlandırılan üniteydi. Aynı şekilde Atölyelerdeki personel sayısı da dikkat çekiciydi.
Yukarıda belirtilen yıllar için ücretlerin çalışanların büyük bir çoğunluğu için yeterli olduğu söylenemez. Özellikle savaş yıllarında ücretlerin daha da kötüye gitmiş, savaş sonrası düzelmeler gözlenmiştir. 1946 yılında ortalama saat ücreti 25 kuruş, ortalama yevmiye ise iki liraydı. Aynı yıl mevcut işçi kadrosunun yaklaşık % 71'i 200-500 kuruşluk ücret grubunda yer alırken, % 27'si 48-176 Kuruşluk yevmiye grubunda yer alıyor ve günlük ücreti 520-800 Kuruş olanlar ise toplamın ancak % 1'ini meydana getiriyordu. Memurların durumu işçilere göre daha iyiydi. Örneğin 1946 yılında memur maaşlarının ortalaması 181 Lira iken, ortalama işçi ücreti 84 Lira civarındaydı. Memur maaşları 1947 yılında da bir önceki yıla göre % 35 artırılmıştı. 1947 yılında da işçiler için % 20 civarında artış sağlanmıştı.
Nakdi ve ayni işçiye yapılan tüm masrafların dikkate alınmasıyla hesaplanan ortalama ücret örneğin 1945 yılında, Güç Santrali çalışanları için en yüksek miktardaydı. Onu sırasıyla Klor Fabrikası ,Atölyeler, İdare-Ambarlar ve Kağıt Hazırlama ve İkmal Dairesi izlemekteydi.
1940'lı yılların balında Müessesedeki ortalama ücret düzeyinin, İzmit ve çevresindeki resmi ya da özel fabrikalardaki ücret düzeyine göre biraz daha düşük olduğu da fark edilmekteydi.
Çeşitli etkenlere bağlı olmakla birlikte esas itibarıyla fabrikalar günde üç vardiya; zarf, masura, bilet daireleri ve laboratuvarlar gibi üniteler iki vardiya; tamirhane ve ambarlar gibi birimler de yalnızca gündüz çalışıyordu.
1944 yılında çalışanların % 50'si İzmitli, % 18'i çevre yörelerden ve yaklaşık 5 32'si uzak yerlerden gelmiş iken, 1946 yılı ortalarında İzmitlilerin oran % 65'e yükselmiş, uzak yerlerden gelenlerin oranı ise % 22'lere düşmüştür. Bu da fabrikanın kentle daha fazla bütünleştiğinin göstergelerinden birisiydi.
1947 yılına gelindiğinde tüm memurların % 17'lik bir kısmı yüksek öğrenimli idi. Yüksek öğrenimlilerin %47'si mühendislik disiplininden gelirken, % 53'ü diğer alanlardan gelmekteydi. Kağıt mühendisleri sayı ve oranı çok düşüktü. Teknik okul ya da lise mezunlarının oranı % 19, öğretmen okulu, sanat okulu ve orta okul mezunlarının oranı ise % 23 civarındaydı.
Bir sonraki yazımızda ise aynı dönemdeki Tesisler ve Sorunlarına göz gezdireceğiz.