Papirüsün Mısır dışında, özellikle nemli iklimlerde fazla kalıcı olmayışı, zamana 'karşı koyması gereken belgeler için taş, maden, deri vb. yazı yüzeylerinin, papirüsün yanı sıra kullanılmaya devam etmesine yol açmıştı. Bunlar arasında en fazla kullanılan yazı yüzeyi malzemesi deridir.

Derinin yazı malzemesi olarak kullanılması çok eskilere gitmekle birlikte, özellikle yazı yazılmaya elverişli bir hale sokulması MÖ III. yüzyıl içinde olmuştur. Bu yıllarda İskenderiye Kütüphanesi kitaplarla doldurmayı amaçlayan Mısır'a egemen olan Batlamyus'ların beşinci hükümdarı Epiphene (MÖ 205-181)
ülkeden papirüs ihracatını yasaklayınca, kendi kütüphaneleri için yazı yüzeyine ihtiyacı olan
Bergama Kralı Papirüsün yerine kullanılacak alternatif yazı yüzeyini bulacak olan ödül vereceğini duyurmuştur. Böylece dönemin Bergama halkı deriden yazı yüzeyi yapımını geliştirmişlerdir. Bergama'nın (Pergamum) adından hareketle Yunanlılarca pergamene, Romalılarca cbarta-pergamenâ denmiştir. Fransızca parcbemin, İngilizce parcbmeni, Rusça pergament olan sözcüğün dilimizdeki karşılığı parşömen'dir.

Parşömen, özellikle bunun vellum adı verilen özel türü, üzerine kolay yazılabilmesi, yumuşak ve dayanıklı oluşu gibi özellikleri nedeniyle o zamana kadar insanlığın yarattığı en mükemmel yazı yüzeyi olarak kabul edilir. Birkaç yüzyıl papirüsün yanı başında, daha çok özel durumlarda, yazı yüzeyi olarak kullanılan parşömen MS IV. yüzyıldan itibaren papirüsün yerine geçmeye başladı.

Avrupa'da Roma İmparatorluğu'nun görkemli günlerinden başlayarak artan bir biçimde kullanılan parşömen, dana, koyun, keçi ve kuzu derilerinden özel şekilde imal ediliyordu. Parşömenin bildiğimiz deriden farkı tabaklanmayışı bunun yerine, bir çerçeve üzerine gerilerek özel bir kurutma sürecinden geçirilerek yapılması ve tıraş edilerek inceltilmesiydi. Ayrıca deri birtakım süreçler sonunda yumuşatılır, yağının hemen hemen tümünden arındırılırdı.

parşömen imalatı için keçi ve dana derisi tercih edilirdi. Bir hafta süresince bir dananın derisi iyice yıkandıktan sonra temiz Su içinde 24 saat bırakılır ve daha sonra üçte biri yeni söndürülmüş kireçten oluşan bir banyoya yatırılırdı. Deri bu kireç banyosu içinde ısı şartlarına göre 8-16 gün kalırdı. Daha sonra bir aletle deri üzerindeki kıllar taş edilir, yeniden kireç banyosuna yatırılır ve yıkandıktan sonra bir çerçeve üzerine gerilirdi. Parşömenin kalitesi büyük ölçüde çerçeve üzerinde gerili iken nasıl kurutulduğuna bağlı idi. Deri 20 °C kurutulur ve yumuşak bir yüzey elde edilmesi için üzerine soğuk su dökülürdü. Bu arada yarım ay biçimindeki bir bıçakla tıraş edilerek inceltilirdi. Derinin tıraş edilmesi işlemi bittikten sonra bir süngertaşı ya da pomzataşı ile perdah edilir, yeniden gergin bir biçimde kurutulduktan sonra istenen şekillerde kesilirdi. Doğal olarak bu güç ve nazik işlem büyük bir beceri gerektirirdi.

Parşömen yapımının bu güç ve uzun sürecinin yanı sıra büyük boy bit Kutsal Kitap'ın 200-300 koyun ya da keçi derisine gerek gösterdiği düşünü bu denli mükemmel bir yazı yüzeyinin yerini neden kâğıda bıraktığı kolaylıkla anlaşılır. Bununla birlikte parşömenin yerini bildiğimiz kâğıda o akması için daha çok uzun yıllar geçmesi gerekecektir. Nitekim parşömen, Doğudan Batıya yayılan kâğıdın yavaş yavaş tarih sahnesine çıkması üzerine XII. yüzyıldan itibaren yerini bu çağdaş yazı malzemesine bırakmıştır.